
Cumhurbaşkanına hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 299. maddesi kapsamında düzenlenmiş bir suçtur. Bu suç, Cumhurbaşkanına yönelik onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici ifadelerde bulunulması durumunda işlenmiş sayılır. TCK 299’a göre Cumhurbaşkanına hakaret suçunda, kamuya açık alanlarda işlenen hakaret cezayı artırabilir. Ceza, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasını içerebilir.
Cumhurbaşkanına Hakaret Davalarında Artış: Siyasi Dinamikler ve İfade Özgürlüğü
Türkiye’de Cumhurbaşkanına hakaret suçundan dava açılan kişilerin sayısı son yıllarda belirgin bir şekilde artmıştır. Bu durum, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 299. maddesi kapsamında düzenlenen “Cumhurbaşkanına hakaret” suçunun sıkça uygulanmasından kaynaklanmaktadır.
Özellikle 2014 sonrası dönemde, Türkiye’de bu suçtan açılan dava ve soruşturma sayıları önceki yıllara kıyasla önemli ölçüde yükselmiştir. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, bu dönemde on binlerce kişi hakkında soruşturma başlatılmış ve binlerce dava açılmıştır.
Bu artışın nedenleri arasında, dijitalleşme ve sosyal medyanın yaygınlaşması önemli bir yer tutar. İnsanlar, sosyal medya platformlarında yaptıkları paylaşımlar nedeniyle sıkça Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla karşı karşıya kalmaktadır. Sosyal medyada kullanılan ifadeler, çoğu zaman hızlı bir şekilde yayılarak kamuya mal olmakta ve delil olarak kullanılmaktadır.
2014 ve Sonrası Dönemde Cumhurbaşkanına Hakaret Davaları
2014 yılında Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına seçilmesi ve ardından 2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte, Cumhurbaşkanı yalnızca devletin değil, aynı zamanda yürütmenin de başı konumuna gelmiştir. Bu durum, Cumhurbaşkanına yönelik eleştirilerin artmasına ve bu eleştirilerin daha fazla dava konusu edilmesine neden olmuştur. Özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla açılan dava ve soruşturmalar büyük bir ivme kazanmıştır. Bu süreçte, dijitalleşmenin yaygınlaşması ve sosyal medya platformlarının kullanımı, bu davaların sayısını doğrudan etkilemiştir.
Türkiye’de siyasi kutuplaşmanın derinleşmesi, Cumhurbaşkanına yönelik eleştirilerin hakaret olarak algılanma olasılığını artırmıştır. Hükümet politikalarına yönelik eleştirilerin, hakaret sınırında değerlendirilmesi daha yaygın hale gelmiştir.
Adalet Bakanlığı verilerine göre:
- 2014-2020 yılları arasında: 38.000’den fazla dava açılmıştır.
- 2020 yılında:
- 31.297 soruşturma başlatılmış,
- 7.790 dava açılmış,
- 3.655 kişi mahkûm edilmiştir.
- 2021 yılında: Açılan dava sayısı 9.168’e ulaşmıştır.
- 2022 yılında: Bu sayı daha da artarak 16.753’e yükselmiştir.
Bu veriler, Cumhurbaşkanına hakaret davalarının Türkiye’de en sık işlenen suçlardan biri haline geldiğini ortaya koymaktadır. Siyasi eleştiriler ve sosyal medya kullanımı bu artışın başlıca nedenlerindendir. www.doğrulukpayi.com isimli sitede Cumhurbaşkanına Hakaret davalarının sayısına ilişkin rapor yayınlanmıştır. Detaylı bilgi için tıklayabilirsiniz.

Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda (TCK 299) Ceza Ne Kadar?
Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Türk Ceza Kanunun Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar Bölümünde 2993 maddesinde düzenlenmektedir.
Cumhurbaşkanına Hakaret Madde 299-
“(1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.
(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.”
Cumhurbaşkanına hakaret suçunda ceza, suçun işlendiği duruma göre değişir:
- Standart Ceza: Bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası.
- Ağırlaştırıcı Durumlar: Kamuya açık bir şekilde işlenmişse ceza artırılabilir.
- Bağlam ve Niyet: Suçun işlendiği bağlam, cezanın belirlenmesinde önemli bir faktördür.
Cumhurbaşkanına hakaret cezasından nasıl kurtulurum? Hukuki destek almak ve güçlü bir savunma stratejisi oluşturmak, bu sorunun yanıtı olabilir.
Cumhurbaşkanına Hakaret Davası Nasıl Açılır?
Cumhurbaşkanına hakaret suçu, genellikle şikâyet üzerine soruşturma açılarak kovuşturma aşamasına geçilir. Süreç şu şekildedir:
- Soruşturma: Cumhuriyet Savcılığı, hakaret suçunu araştırır.
- Adalet Bakanlığı: Davanın açılması için Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
- İddianame: Suç işlendiğine dair yeterli delil bulunursa dava açılır.
- Dava Süreci: Cumhurbaşkanına hakaret davası hangi durumlarda açılır? sorusu, suçun bağlamına göre değişebilir.
Cumhurbaşkanına Hakaret Suçundan Nasıl Savunma Yapılır?
Hakaret suçunda savunma stratejisi, olayın bağlamına ve delillerin niteliğine göre değişir. Örneğin:
- Eleştiri mi, Hakaret mi? Savunmada, eleştirinin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildiği vurgulanabilir. Cumhurbaşkanına Hakaret suçundan başlatılan soruşturmaların büyük çoğunluğu başta Anayasa olmak üzere uluslararası sözleşmelerde düzenlenen İfade ve Düşünce Özgürlüğü Hakkının açık bir şekilde ihlaline neden olmaktadır. Bu sebeple soruşturma aşamasından itibaren İnsan hakları alanında çalışan bir avukattan bir hukuki hizmet alınması önemli bir yeri vardır.
- Hakaret suçunda ifade özgürlüğü sınırları nelerdir? Sorusuna yanıt aranarak, ifadelerin bağlamına dair detaylı bir analiz yapılır. Bu süreçte aşağıda detaylı olarak açıkladığımız üzere ifade özgürlüğünün sınırları içerisinde tartışmayı yapılması gerekmektedir. Hakaret olarak değerlendirilen birçok ifade bu kapsamda tartışıldığında suç olmaktan çıkar.
Hukuki Destek: Cumhurbaşkanına hakaret davalarında avukat desteği, delillerin etkin bir şekilde sunulması ve yargı sürecinin yönetilmesi için önemlidir. Belirttiğimiz üzere bilhassa İnsan hakları alanında çalışmaları olan bir avukattan destek almanız çok önemlidir. Bu davalarda cezalar verilmiş olsa bile başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM) bireysel başvuru imkanı vardır.
Hakaret Suçunda Sosyal Medyanın Rolü
Hakaret suçu sosyal medya paylaşımlarında geçerli mi? Evet, sosyal medya paylaşımları, hakaret suçunun işlendiği alanlardan biridir. Bu platformlardaki ifadeler, dijital ortamda hızlı bir şekilde yayıldığı için dava süreçlerinde sıkça delil olarak kullanılır. Demokratik toplumun temel esaslarından biri siyasal iktidarının özgür bir şekilde eleştirilmesidir. Günümüzün dijitalleşen toplumunda bu eleştiri alanları sıklıkla sosyal medya ve diğer internet ortamları olup maalesef siyasal iktidar bu alandaki eleştirileri sınırlandırmak için bu cezalandırma yoluna gitmektedir.
Anayasa Bağlamında Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu: İfade ve Düşünce Özgürlüğü Hakkı
Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşup oluşmadığını anlamak için Anayasa’ya bakmamız zorunludur. Anayasa’da İfade ve düşünce özgürlüğü hakkı başta olmak üzere bu hakkın özel biçimleri açık bir şekilde düzenlenmiştir. Soruşturma ve dava aşamasının hepsinde bu düzenlemelere önemli bir yer tutmaktadır.
Anayasanın 25. maddesi; “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.” ve 26. maddesi; ” Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.” hükümlerini içermektedir.
Uluslararası Sözleşmeler Bağlamında İfade Hürriyeti
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 90/5. Maddesi uyarınca usulüne uygun yürürlüğe giren uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir. Bu kapsamda AİHS’ te düzenlenen hak ve özgürlükler iç hukukumuzun bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Sözleşmenin 10. maddesi ifade ve 11. maddesi örgütlenme özgürlüğü hükümlerini düzenlemekte ve güvence altına almaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sözleşmede düzenlenen bu hakları içtihatlarıyla açıklamış ve evrensel kriterleri ortaya koymuştur.
AİHS m. 10 : “Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar.”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Örnek Kararları
Mahkeme Lingens adlı bir gazetecinin Avusturya Başbakanı Kreisky hakkında bir yazısında “AŞAĞILIK OPORTÜNİST, AHLAKSIZ, ONURSUZ” ifadelerini kullanmasının cezalandırılması karşısında özetle şu yorumda bulunmuştur:
“..o halde bir siyasetçiye yönelik eleştirilerin kabul edilebilir sınırları, özel bir şahsa yönelik eleştiri sınırına göre daha geniştir. bir siyasetçi, özel şahıstan farklı olarak her sözünü ve eylemini bilerek ve kaçınılmaz bir biçimde, gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açar; bu nedenle daha geniş bir hoşgörü göstermek zorundadır. Hiç kuşku yok ki, sözleşmenin 10(2) fıkrası başkalarının yani bütün bireylerin itibarının korunmasına imkan verir; bu koruma siyasetçileri şahsi sıfatları dışında hareket ettikleri zaman da içine alır. Ancak bu gibi durumlarda söz konusu korumanın gerekleri, siyasi meseleleri açık biçimde tartışmanın yararıyla bağlantılı olarak tartılmalıdır…”
“…başvurucunun ifade özgürlüğünü kullanmasına yapılan müdahalenin “başkalarının itibarlarının korunması için demokratik bir toplumda gerekli” bir müdahale olmadığı, izlenen meşru amaçla orantılı olmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre sözleşmenin 10.maddesi ihlal edilmiştir…”
” HANDYSİDE vs İNGİLTERE ” Kararı
Mahkeme bu kararı ile öncelikle “ifade hürriyetinin sınır tanımaz bir değere sahip olduğu, böyle bir özgürlüğün halkın büyük bir kesimini rahatsız etse dahi koruma altında olması gerektiği” bahsiyle İngiltere’yi mahkum etmiştir.
Aynı kararda devamla, “kişilerin ifade haklarını kullanmaları sonucu ortaya koydukları düşüncelerin suç oluşturmayacağı; ağır, sert ve incitici nitelikte de olsa eleştiri hakkı kullanıldığında kişiye yaptırım uygulanmayacağı, bu hususun çoğulcu demokrasilerin vazgeçilmez bir unsuru olduğu, zira eleştirinin kişiye verilmiş demokratik bir hak olduğu” kayıt altına alınmış ve AİHM yerleşik içtihatları da bu doğrultuda şekillendirilmiştir.
Vedat Şorli Türkiye Kararı: Cumhurbaşkanına Hakaret Davalarında AİHM’in Etkisi
Vedat Şorli Türkiye Kararı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen ve Cumhurbaşkanına hakaret suçu ile ilgili davalarda önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Bu karar, TCK 299 kapsamında açılan davaların ifade özgürlüğü ile uyumunu sorgulamakta ve Türkiye’deki hukuki uygulamaların uluslararası standartlara uygunluğunu tartışmaya açmaktadır.
AİHM’in bu kararı, eleştiri ve hakaret arasındaki çizgiyi yeniden değerlendirmeye çağırmış ve TCK 299’un demokratik toplumlarda ifade özgürlüğüne uygun olup olmadığını gündeme getirmiştir. Kararı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
AİHM’in 42048/19 başvuru numaralı ve 19 Ekim 2021 tarihli kararında TCK m.299 uyarınca Cumhurbaşkanına hakaret suçundan verilen hapis cezasının ifade hürriyetini ihlal ettiğine ve bu hükmün Sözleşmenin 46. maddesi uyarınca içtihatla uyumlu hale getirilmesine karar vermiştir.
Başvurucu Vedat Şorli Facebook adlı sosyal medya platformunda yaptığı iki paylaşımı nedeniyle gözaltına alınmış ve TCK m. 299 uyarınca Cumhurbaşkanına Hakaret suçu ile Terörle Mücadele Kanunu m.7/2 uyarınca terör örgütü lehine propaganda yapma suçlarından 2 ay 2 gün tutuklu kalmıştır. Yargılama sonucunda başvurucu hakkında Cumhurbaşkanına hakaret suçundan 11 ay 20 gün hapis cezası verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Başvurucunun ilk Facebook paylaşımı, 30 Ekim 2014 tarihinde bir başka Facebook kullanıcısı tarafından yayınlanan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve eski Amerika Birleşik Devletleri başkanı Barack Obama’nın yer aldığı bir fotoğraf kolajının paylaşılmasına ilişkindir. Kolajda; “eski ABD Başkanı Barack Obama’nın, kadın elbisesiyle resmedilen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını öptüğü bir karikatür yer almaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın resminin üzerindeki konuşma balonunda Kürtçe yazılmış konuşma balonunda “Suriye’nin tapusunu benim adıma yapacan mı kocacım?” cümlesi yer almaktadır. İkinci Facebook paylaşımının da, 15 Mart 2016 tarihinde bir başka Facebook kullanıcısı tarafından yayınlandığı anlaşılmakla, paylaşımda eski Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafları şu yorumlarla paylaşılmıştır: “Kandan beslenen iktidarınız yerin dibine batsın/ Can aldıkça sağlamlaştırdığımız/ koltuklarınız yerin dibine batsın/ Çaldığınız hayallerle yaşadığınız lüks hayatlarınız yerin dibine batsın/ Başkanlığınız da/ İktidarınız da/ Hırslarınız da/ Yerin dibine batsın!!!”. şeklindeki paylaşımlarıdır.
Başvurucu ifade hürriyetinin ihlal edildiği iddiasıyla İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne başvurmuştur. AİHM başvurucunun hiciv içeren eleştirel paylaşımları sebebiyle davaya konu soruşturma ve davaya maruz kaldığını tespit etmiş, Venedik Komisyonu ve Konsey organlarının TCK m.299’la ilgili görüşlerine atıfla, Cumhurbaşkanına özel bir kanun maddesiyle arttırılmış koruma sağlanamayacağını ve sembolik para cezalarının bile müdahale teşkil edeceğini belirtmiştir.
Venedik Komisyonu ve Avrupa Konseyi’nin Cumhurbaşkanına Hakaret Suçuna Bakışı
Venedik Komisyonu ve Avrupa Konseyi organları, Türkiye’de Cumhurbaşkanına hakaret suçu ile ilgili uygulamalara yönelik önemli eleştiriler ve değerlendirmeler sunmuştur. Bu kurumlar, TCK 299 kapsamında yapılan yargılamaların ifade özgürlüğü üzerindeki etkilerini incelemiş ve bu düzenlemelerin demokratik toplum standartlarına uygunluğunu sorgulamıştır.
Avrupa Konseyi’nin danışma organı olarak faaliyetlerini yürüten Venedik Komisyonu’nun 15 Mart 2016 tarihli ve 831/2015 sayılı görüşüne kısaca değinecek olursak; Türk Ceza Kanunu’nun 216, 299, 301 ve 314. maddelerinin Komisyonun tavsiye görüşlerine uyumlu hale getirilmesi tavsiye edilmiştir. Tavsiye görüşünde; TCK m.299 uyarınca çok sayıda gazeteci, yazar, sosyal medya kullanıcısı hakkında soruşturma veya dava açıldığı, ilgili maddede bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasının öngörüldüğü, bu suçun alenen işlenmesi halinde altıda bir oranında cezada artırım yapılabildiği, bunların birey üzerinde oto-sansür etkisi yaratacağı, caydırıcı etkiye sebep vereceği, Devlet Başkanına hakaretin suç olmaktan çıkarılması veya bu suçun sadece çok ağır sözlü saldırı biçimleriyle sınırlanması gerektiğine işaret eden Avrupa mutabakatının dikkate alınması gerektiği, Sözleşmenin 10. maddesinin daha fazla ihlal edilmesinin önlenmesi için tek çözümün 299. maddenin tamamen yürürlükten kaldırılması olduğu belirtilmiştir. Özetle Venedik Komisyonu, TCK m.299’un tatbikinin Sözleşme ile derinden uyumsuz olduğunu ve özellikle bu uygulamanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin devlet başkanlarına özel bir ayrıcalık veya koruma verilmesine dair içtihadı ile bağdaşmadığını kabul etmiş, devlet başkanlarının sırf görevleri veya statüleri sebebiyle eleştiriden uzak tutulmalarının, modern siyasi pratik ve anlayışlarla uzlaştırılamayacağını belirtmiştir.
Neden Bizi Tercih Etmelisiniz?
Cumhurbaşkanına hakaret davaları gibi karmaşık ve hassas hukuki süreçlerde, uzman bir ekipten destek almak başarı şansınızı artırır. BB Hukuk & Legal Danışmanlık olarak, bu alandaki tecrübemizle size en etkili hukuki çözümleri sunuyoruz. İşte bizi tercih etmeniz için başlıca nedenler:
1. Cumhurbaşkanına Hakaret Davalarında Uzmanlık
TCK 299 kapsamında açılan davalarda derin bilgi birikimimizle hareket ediyoruz. Hakaret suçu, eleştiri ve ifade özgürlüğü arasındaki ince çizgiyi anlayarak savunmanızı titizlikle hazırlıyoruz.
2. Bireysel Yaklaşım ve Çözüm Odaklı Hizmet
Her davanın kendine özgü olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, size özel savunma stratejileri geliştiriyor ve tüm süreci şeffaf bir şekilde yönetiyoruz.
3. Hızlı ve Etkili Hukuki Destek
Davaların karmaşıklığını ve zamanın önemini biliyoruz. Hızlı aksiyon alarak haklarınızı koruma altına almak için çalışıyoruz.
4. Sosyal Medya ve Dijital Delillerde Uzmanlık
Hakaret suçlarının büyük bir kısmı sosyal medya paylaşımlarından kaynaklanmaktadır. Dijital delillerin analizi ve etkin kullanımı konusunda uzmanlığımızla yanınızdayız.
5. Etik ve Profesyonel Yaklaşım
Hukuki süreç boyunca etik değerlerden ödün vermeden hareket ediyor ve sizi en iyi şekilde temsil ediyoruz.
BB Hukuk & Legal Danışmanlık ile çalışarak, hukuki sürecinizi güvenle yönetebilir ve en iyi sonuçlara ulaşabilirsiniz. Cumhurbaşkanına hakaret davalarında uzman bir ekip arıyorsanız, bizimle hemen iletişime geçin!