
Anayasa Mahkemesi, 5/11/2024 tarihli ve E.2024/81, K.2024/189 sayılı kararıyla, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yer alan “örgüt adına suç işleme” düzenlemesini ikinci kez iptal etti. Türk Ceza Kanunu’nun 220. ve 314. maddelerine ilişkin bu düzenleme daha önce de Anayasa Mahkemesi tarafından 26 Ekim 2023 tarihli ve E.2023/132, K.2023/183 sayılı kararıyla iptal edilmişti. Ancak bu iptal kararının ardından düzenleme, 8. Yargı Paketi kapsamında tekrar yasalaştırılarak yürürlüğe girmişti.
8. Yargı Paketi ve Düzenlemenin Geri Dönüşü
2 Mart 2024 tarihinde kabul edilen 8. Yargı Paketi, Türk Ceza Kanunu’nda önemli değişiklikler yapmış ve “örgüt adına suç işleme” düzenlemesini yeniden yürürlüğe sokmuştu. Bu düzenleme, daha önceki haliyle neredeyse aynı içerikle yasalaştırılarak ceza hukukunda tekrar uygulanmaya başlanmıştı. Ancak Anayasa Mahkemesi, yeni düzenlemenin de aynı belirsizlikleri içerdiğini ve anayasal ilkelere aykırı olduğunu değerlendirerek bu hükmü bir kez daha iptal etti.
İptal Edilen Maddeler
- Türk Ceza Kanunu (TCK) Madde 220 (6. Fıkra):
“(Değişik:2/3/2024-7499/10 md.) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca iki yıl altı aydan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır.”
2. Türk Ceza Kanunu (TCK) Madde 314 (3. Fıkra):
“(Ek:2/3/2024-7499/11 md.) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.”
Kanunilik İlkesi ve Temel Hakların İhlali Yönünden Keyfiliğe Açık Yorumun Değerlendirilmesi
Anayasa Mahkemesi, 2023 yılındaki iptal kararında olduğu gibi, 2025 tarihli kararında da suçun tanımındaki belirsizliklere ve temel haklar üzerindeki olumsuz etkilere dikkat çekti.
Kanunilik ilkesi, suç ve cezaların açık, net ve öngörülebilir şekilde düzenlenmesini zorunlu kılarak bireylerin hangi davranışlarının suç teşkil edeceğini önceden bilmelerini sağlar. Ancak Anayasa Mahkemesi, TCK 220/6 ve TCK 314/3 maddelerinde yer alan “örgüt adına suç işleme” düzenlemelerinin, bu ilkeyi ihlal ettiğini tespit etmiştir. Bu maddelerdeki belirsizlik, suçun kapsamını genişletmiş ve yargı makamlarının keyfi yorumlarına açık bir zemin hazırlamasına neden olmaktadır. Özellikle “örgüt adına” ifadesinin yeterince tanımlanmamış olması, hukuki güvenliği zedelemekte ve temel haklar üzerinde caydırıcı bir etki yaratmaktadır. Bu nedenle, Mahkeme, düzenlemelerin keyfiliğe yol açma ve temel hakları ihlal etme riskleri nedeniyle iptaline karar vermiştir.
Mahkeme, hem önceki düzenlemede hem de 8. Yargı Paketi ile getirilen yeni düzenlemede şu sorunlara vurgu yaptı:
Paragraf 21:
- Kanunilik ilkesine aykırılığın temel dayanağı, düzenlemenin suçun unsurlarını açık ve net şekilde tanımlamaması ve belirsiz olmasıdır. Şu ifadeler özellikle önemlidir:
“Fıkranın birinci cümlesinde yer alan örgüt adına işlenen suç kavramından ne anlaşılması gerektiğine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği ve işlenen suçlar arasında bir ayrımın yapılmadığı…”
Paragraf 23:
- Düzenlemenin, temel haklarla bağlantılı olmayan suçlar bakımından da uygulanabilir nitelikte olması, suçun kapsamını genişletmiş ve ifade özgürlüğü gibi temel haklar üzerinde caydırıcı bir etki yaratmıştır:
“kuralın bir temel hakla bağlantısı olmayan suçlar bakımından da uygulanmasının mümkün olduğu ancak birlikte işlenen suçun temel hakların kullanımıyla ilgili olması durumunda kuralda yer alan “örgüt adına” kavramının belirsizliğinin cümlenin geniş yorumlanmasına neden olduğu, bu durumun ise ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ya da örgütlenme veya din ve vicdan özgürlüğü gibi temel haklar üzerinde güçlü bir caydırıcı etki yarattığı …“
Paragraf 22:
- Örgüt adına işlenen suç kavramının, örgüt üyeliğine dair herhangi bir somut delil olmadan uygulanması, cezanın öngörülebilirliğini zedelemiş ve kişilerin örgüt üyelerine göre daha ağır cezalarla karşılaşmasına neden olmuştur:
“Anılan birinci cümle uyarınca silahlı örgüte üye olma suçu bakımından aranan belirli şartların örgüte üye olmayan ancak örgüt adına suç işleyen bir kişi yönünden aranmadığı, kişilerin silahlı örgütle zayıf da olsa bir şekilde bağlantısının bulunduğu iddia edilen bir suçu işlediği gerekçesiyle örgütle bağlantısı açıkça ortaya konulmaksızın, işlediği suçun yanı sıra gerçek içtima hükümleri uyarınca ayrıca örgüt üyeliğinden de cezalandırıldığı belirtilmiştir. Bu durumun örgüt adına suç işleyen kişinin örgüt üyelerine göre daha ağır cezalarla karşılaşmasına neden olabileceği vurgulanmıştır.”
Yasama Organına Mesaj
Mahkeme, 26 Ekim 2023 tarihli ve E.2023/132, K.2023/183 sayılı kararında bu düzenlemelerin benzer gerekçelerle iptal edildiğini hatırlatmış ve yeni düzenlemenin de aynı sorunları taşıdığını belirtmiştir. Bu nedenle, mevcut durumda Anayasa Mahkemesi’nin önceki kararından ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığını ifade etmiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:
“25. Kanun koyucunun anayasal ilkelere bağlı kalmak şartıyla örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemenin suç sayılıp sayılmayacağı, bunun hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımıyla karşılanacağı, nelerin ağırlaştırıcı veya hafifletici sebep olarak kabul edileceği konusunda takdir yetkisinin bulunduğu açıktır. Bununla birlikte anılan suça yer verilecekse Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki tespitler dikkate alınarak yeniden düzenlenme yapılması gerekmektedir.
26. Bu itibarla kurallar yönünden Anayasa Mahkemesinin 26/10/2023 tarihli ve E.2023/132, K.2023/183 sayılı kararından ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.”
Bu değerlendirmeler, yasama organına açık bir mesaj niteliğindedir:
Örgüt adına suç işleme gibi düzenlemeler yapılabilir, ancak bu düzenlemeler Anayasa Mahkemesi’nin önceki iptal kararındaki sorunları gidermelidir.
Sonuç
Anayasa Mahkemesi’nin kararı, hem 8. Yargı Paketi’yle gelen düzenlemelerin anayasal sınırlarını hem de yasama organının bu sınırlar içinde hareket etme zorunluluğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. “Örgüt adına suç işleme” suçunun ikinci kez iptali, ceza hukuku ve temel haklar ve özgürlükler açısından yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini gözler önüne sermektedir.
Bu noktada yasama organının, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını dikkate alarak düzenlemeleri yeniden ele alması gerekmektedir. 2023 ve 2025 yıllarında alınan bu kararlar, hukuk düzenimizde yargı ve yasama ilişkisi açısından önemli dersler içermektedir.


